Bazılarımız Osmanlı kadınları güzel miydi sorusunun yanıtlarını merak ederken, bazılarımız da Osmanlı kadınlarının güzellik sırlarını öğrenmek istiyor. Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan ile, günlerce aynı odada kalması, onun güzel olmasına yorulurken, aslında Hürrem Sultan’ın çirkin bir kadın olduğu belirtiliyor. Peki ama Osmanlı kadınlarının güzellik sırrı neydi? Derler ya, Çirkin kadın yoktur; bakımsız kadın vardır. Osmanlı kadınları nasıl bakım yapıyor, ve çekiciliklerini nasıl elde ediyorlardı?
Osmanlı Kadınlarının Güzellik Sırları
Osmanlı kadınları güzel miydi? Bazılarının güzel olduğu söylense de, bazılarının çirkin olduğu belirtiliyor. Ancak o zamanlar, günümüzdeki kadar yoğun kozmetin kullanımı da söz konusu değildi; genellikle bitkisel formüllerden yararlanılıyordu… Ama tüm bunlara rağmen Osmanlı kadınlarının ciltleri çok parlaktı… Bunun nedeni, hamamda çok uzun zamanlar geçirmelerinden kaynaklanıyordu. Hamam sefası sırasında yapılan uzun keselemeler sonucu, ciltteki ölü deri atılıyor, ve böylelikle cildin parlaması, canlı görünmesi olanaklı hale getiriliyordu.
Günümüzün parfümlerinden elde edilen güzel kokular, Osmanlı kadınlarının kendilerine özel olarak hazırlattıkları sabunlardan elde ediliyordu. Kişiye özel hazırlanan sabunların hem kokusu; hem de şekli, isteğe göre belirleniyordu… Elbette kokular, kişilerin cildine uyum sağlar, ve yakışırsa, o kişi çok daha etkileyici olabilir…
Osmanlı kadınlarının saç bakımı ise, hem biraz önce sözünü ettiğimiz sabunlarla, ve hem de bitkisel yağlarla yapılıyordu. Bu yağlar özellikle hatmi çiçeği; ya da ebegümeci yağları idi. Sabunun sertleştirdiği saçlar bu sayede yumuşatılıyor, ve güzel kokması sağlanıyordu…
Osmanlı kadınlarının saç bakımında yararlandıkları bir diğer şey de kil idi. Kil suyun içerisine atılarak bir müddet bekletiliyor; ve saçta yağ dengeleyici olarak kullanılıyordu. Cilt bakımında da kullanılan kil, hem cildi ölü deriden arındırıyor, hem de antiseptik etki ile, mikropların ciltten uzaklaştırılması olanaklı hale getiriliyordu.
Cilt bakımında da, saç bakımında olduğu gibi bitkisel yağlardan yararlanılıyor. Yüz için badem yağı, eller, ayaklar; ve tırnaklar için susam yağı, ve tüm bunlara ek olarak, sürekli keselenen vücudun çatlaması, ve kurumasını önlemek için de zeytin yağından yararlanılıyordu. Zeytinyağının güzel kokması için içerisine gül yaprakları da ilave ediliyordu…
Günümüzde gül suyu, tonik olarak yaygın şekilde kullanılıyor; aslında bu alışkanlık Osmanlı kadınlarının güzellik sırrı olarak karşımıza çıkıyor. Osmanlı döneminde de sürekli gül suyu kullanan kadınlar, bu sayede hem cilt temizliği yapmayı hedefliyor; hem de güzel kokmayı amaçlıyorlardı…
Osmanlı döneminde güzel olan kadınların beyaz tenli olmaları gerektiği yönünde bir inanış vardı. Ve bu nedenle kadınlar, güzel olmak adına ciltlerini beyazlatmayı tercih ediyorlardı. Bu amaç için de limon suyu kullanılıyordu. Limon suyunun antiseptik özelliği; ve içeriğindeki meyve şekeri, cilt beyazlatmayı olanaklı hale getiren etkenler arasında görülüyordu…
Beslenmelerine de çok dikkat eden Osmanlı kadınları bu anlamda bahar aylarında çok fazla şey tüketmiyorlardı. Kiraz özellikle kan, ve bağırsakların temizliğini olanaklı hale getirdiği için çok sık tercih ediliyordu…
Saçlarını yıkamalarının sonrasında, Osmanlı kadınları durulama suyu olarak, şimdi tarifini vereceğimiz karışımı kullanıyorlardı. Bu karışım saçların dolaşmasını önlüyor; aynı zamanda güzel kokmasını sağlıyordu. Bir litre suyun içerisine atılan bir bardak ebegümeci; ve bir bardak hibiskus 15 dakika kaynatılarak elde edilen karışım saçın durulama suyunda kullanılıyordu…
Osmanlı kadınlarının güzellik sırları arasında yer alan bir diğer formül de şu şekilde hazırlanıyordu: bir yemek kaşığı gül yağı, bir su bardağı zeytinyağı; ve bir çay bardağı dövülmüş kabak çekirdeği bir cam kavanoz içerisine konularak bir hafta serin bir yerde bekletiliyordu: Daha sonra elde edilen bu karışım banyo sonrasında tüm cilde uygulanıyor; ve böylece cildin hem pürüzsüz; hem de parlak olması, ve güzel kokması sağlanıyordu…
Kozmetiğin bulunmadığı o dönemde kullanılan ruj, ve allık tarifi ise şu şekilde. Bir ölçü hibiskus, ve bir ölçü gül goncası iyice ezilerek karıştırılıyor, sonrasında yanak bölgesinde allık olarak kullanılıyordu. Ruj ise, yine aynı malzemeler ile, ancak malzemelere biraz sıcak su eklenmesi ile elde ediliyordu. Böylece kiraz dudaklar, al, ve güzel kokulu yanaklar elde ediliyordu…